Masallar Bizi Ayakta mı Uyuttu?

Kurt, Kırmızı Başlıklı Kız’ı güzelce midesine indiriyor. Küçük Denizkızı yaşadıklarına dayanamayıp canına kıyıyor. Uyuyan Güzel nihayet gözlerini açtığında mutlu bir hayat yerine engereklerle, akreplerle dolu bir kuyuya atılıyor. Güzel ve Çirkin’de, Güzel’in babası biricik kızını Çirkin’e, kendi canına karşılık teslim ediyor. Bu da bir şey mi… Goldilocks ve Üç Ayı masalında Goldilocks yaşlı bir nine ve masalın sonunda zindanda çürüyor. Bütün bu korkunç olaylar, masallara ve onların mutlu sonlarına yakışmıyor değil mi? Bizce de öyle. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’de Kraliçe’nin kızgın demirden ayakkabılar giyerek sonsuza kadar dans etme cezasına çarptırılması bir yere kadar anlaşılabilir tabii. Fakat Parmak Kız’ın bir nilüferin üzerinde susuz kalması dayanılır gibi değil. Bildiğimiz masalların yeniden yazma örneği gibi görünse de sıraladıklarımız yalnızca masalların özgün sonlarına birer örnek.

masal kahramanları
masal kahramanları
masal kahramanları
masal kahramanları

Bizim okul sıralarında okuduğumuz, annemizin veya babamızın sesinden dinleyerek uykuya geçtiğimiz masalların sonları bambaşkaydı elbette. Masallar bizi ayakta uyutmuş gibi hissettiren bu özgün sonlar bize bir şeyi anlatıyor: Masallar zaman içinde bir ölçüde çocuklar için katlanılabilir hâle getirildi.

Sözlü kültürün en kıymetli parçalarından biri olan masalların, uzun yıllar boyunca çocuklar için değil büyükler için derlendiği ve anlatıldığı biliniyor. Hatta bugün Batı masallarının hatırı sayılır bir bölümünü derleyen Grimm Kardeşler’in masalları bucak bucak gezerek değil, aristokrat ailelere mensup kişilerden dinlediği de sır değil. Nitekim masallar çocuklar için herhangi bir değişime uğramadan yayımlanır.

Grimm Kardeşler’in kitabında da koyunların gözlerinin oyulduğu, kralların hizmetçilerini beş ayrı parçaya böldürttüğü masallara rastlanır. Charles Perrault ve Hans Christian Anderson da derledikleri masalları çocuklar için yumuşatır. Jean de La Fountaine ise dünyanın dört bir yanından fabl derleyip onları şiirsel bir üslupla yayımlayan isim olur.

Her Dönemin Anlatısı O Döneme Has

Klasik halk masallarının dönüşümünü anlatmak için uzaklara gitmeye gerek yok aslında. Bu toprakların muzip ve az biraz da hergele çocuğu Keloğlan’ın ilk yazılı kaynaklara geçen hâlindeki olaylar yetişkinlere bile ağır gelecek cinsten. Billur Köşk Masalları’nda da kuyuya atılan sultanlara, yakılan cariyelere, efsunlanmış şehzadelere rastlamak mümkün. Eflatun Cem Güney, Keloğlan’dan Köroğlu’na kadar pek çok kahramanın başından geçenleri uygunsuz unsurlardan arındıran isim olur. Modern zamanlara ait bir ayrım olan çocuğa görelik kavramı masallar kadar eski değil. Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi – Yazar Elif Konar Özkan tam da bu yüzden her dönemin masallarının, sözlü kültür öğelerinin ya da hikâyelerinin o döneme has olduğunu dikkatimize sunuyor. Jean Jacques Rousseau tarafından kaleme alınan ve pedagojik unsurları barındıran ilk eser olarak kabul edilen Emile yazılalı yalnızca iki yüz elli sene oldu örneğin. Romanda bir çocuğun nasıl yetiştirilmesi gerektiğini, ona nasıl davranacağımızı dahası nasıl besleneceğini dahi satır aralarında görürüz. Düşünürün kendi çocuklarını yetimhaneye vermesi de bir çelişkiden çok daha fazla anlam içeriyor.

Modern zamanlara ait çocuğa uygunluk, çocuğa görelik gibi kavramların henüz var olmadığı o zamanlardan bugüne çok şey değişti. Her masalın, her ibretli öykünün, alegorinin, şiirin ya da hayvan hikâyesinin okuma materyali olarak çocuğa verilip verilmeyeceğine karar vermek de iyi okuyuculara kalıyor.

Her Okura Masal: Orhan Veli’den La Fountane’in Masalları

Orhan Veli Kanık’ın kelimeleriyle Türkçeye geçen La Fountaine’in Masalları kitabının önsözünde büyük şair şöyle diyor: “Bu kitapta okuyacağınız şiirleri gerçi sizler için tercüme ettim. Ama hiçbir zaman onları çocukça bulmadım. Zaten sizi de küçük görmüyorum.”

La Fontaine'in Masalları
La Fontaine’in Masalları
Kızılderili Masalları
Kızılderili Masalları

“Düşmanlarından Çalacağın Ateş Çocuklarını Isıtır”

Kızılderililerin yaşama sanatı, acıya karşılama, zorluklarla mücadele etme biçimi dikkate değer görülmeye devam ediyor. Saltokur’dan çıkan Kızılderili Masalları, geçmişle geleceği birbirine bağlayan mitler, efsaneler ve aforizmalarla süslü.

Eflatun Cem Güney: “Gönlünüz Gül Olup Açsın Diliniz Bülbül Olup Şakısın”

“Masalcı Baba” adıyla andığımız, Türk masallarının derleyicisi Eflatun Cem Güney’in Evvel Zaman içinde eseri, bu topraklara ait masalların en duru hâlini içeriyor.

Evvel Zaman İçinde
Evvel Zaman İçinde

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here