Sonbaharın Sarımtırak Renklerini İçinde Saklayan Türk ve Dünya Edebiyatı’ndan 15 Kitap

Yazın hararetli günlerinden çıkılıp, takvimler eylüle döndüğü zaman yeni bir senenin başladığı anlaşılır. Okullar açılır, tatillerden dönülür, iş başı yapılır, ceketler çıkarılır, şemsiyeler hatırlanır derken; işte gelmiştir sonbahar. Koşuşturmaca kaldığı yerden devam eder. Gitgide hızlanan şehir sarmalında bunalan zihinlerimiz bir teneffüs aramaya başlar. Tabiat sonbaharın renkleriyle sararmışken, insanın içine düştüğü mecburiyetleri hafifletir kitaplar.

İşinizi biraz kolaylaştırmak istedik. Türk ve Dünya Edebiyatından seçtiğimiz 15 sonbahar tadımsı kitabı bir araya getirdik.

1. Eylül

Eylül
Mehmed Rauf
KARBON KİTAPLAR

“Buna sonbahar demişler! Bu kadar güzellik ve sıcaklık verdikten sonra, Eylül’den ne beklenir? Malûm ya, Eylül hüzün ve yas ayıdır.”

Mehmed Rauf’un Eylül romanı elbette bir sonbahar okuma kılavuzu için ilk sıradadır. Edebiyatımızın ilk psikolojik romanı ‘Eylül’, sonbahara sadece bir mevsim olarak değil roman karakterlerinin mizaçlarına etki eden bir unsur olarak yer verir.

“Böylece Ekim ayı, kendisi için hayatında bilmediği, tanımadığı bir mutluluk dönemi oldu. Bu ay sabahları sisler, sisleri yırtan canavar iniltileriyle vapurlar, baharı andırır gibiyken birden bütün mevsimlerin renkleriyle can çekişip sonunda siyah bir kış akşamıyla bunalan günlerle, kendisi için ölünceye kadar anısına işlenmiş kalacak bir sonbahar ayı oldu.”

 2. Kendi Gök Kubbemiz

Yahya Kemal Beyatlı
İSTANBUL FETİH CEMİYETİ YAYINLARI

Yahya Kemal’siz İstanbul tasavvuru ne kadar da eksik kalırdı. Paris dönüşünde sımsıkı sarıldığı İstanbul’un semtlerinin hemen her birini o güzel Türkçesiyle anıp süsledi. Sevgilisine kur yapar gibi iltifatlarla geçti önlerinden. Değişen mevsimlerin akislerini izleyip şiirine dökmekten haz duydu. Bu yüzden günler her kısaldığında “Kanlıca’nın İhtiyarları”, takvimler güze döndüğünde “Hazan Bahçeleri” şiiri aklımıza gelir.

Sonbaharı şiirsel belleğimizde tazelemek için ‘Kendi Gök Kubbemiz’ şiir kitabı önerimiz.

3. Yahya Kemal’den Bugüne İstanbul

Sadettin Ökten
ÖTÜKEN NEŞRİYAT

Yahya Kemal’in günümüzdeki en önemli takipçilerinden biri Sadettin Ökten’dir. Onun şiirlerini birer İstanbul mirası gibi görmüş ve şehrin değişen çehresine bakıp yeniden yorumlamıştır.

Ökten’in bu değerli çalışmasının özellikle “Atik Valide’de Mevsim” başlığının altında verimli bir İstanbul sonbaharına dair önermeler bulabilirsiniz.

“Çünkü sonbahar mevsimler içerisinde dünyadan ahirete geçişi, varlıktan yokluğa intikali yaşayan ve hatırlatan mevsimdir. Bir sonbahar günü ikindi sonrasında yapılan Atik Valide ziyareti ışık, sıcaklık ve rüzgar gibi çevre şartlarını da dikkate aldığınızda çok verimli ve feyizli geçer.”

4. İstanbul’da Yaşama Sanatı

Prof. Dr. A. Haluk Dursun
TİMAŞ YAYINLARI

Haluk Dursun İstanbul’un ince sürprizlerle dolu zenginliğinin farkındalığını oluşturmak ister anlatılarında. Sıradan, renksiz bir İstanbul yaşamını reddederek İstanbul’da yaşamanın bir sorumluluğu olduğuna dikkat çeker. Gezdiği her semti, muhtemelen ilk defa ondan duyacağınız bir özelliğiyle birlikte okuyucusuna pozitif enerjisini katarak anlatır. İstanbul’da Yaşama Sanatı özellikle “İkinci teşrin düşünceleri” bölümünde ‘Sonbaharda İstanbul’un nesini görmeli?’ diyen okura pratik tavsiyeler veriyor.

“Mesela büyük bir sabırla bütün çiçeklerin tek tek açmasını bekleyen kasımpatı artık en son yediveren gülleri de savmaya başlayınca arz-ı endam ediyor. Genellikle sarı tonları hakim olmakla beraber beyazın sarıyla kaynaşmasından ne güzel armoniler çıkarıyor.”

5. Boğaziçi Yalıları

Abdülhak Şinasi Hisar
YAPI KREDİ YAYINLARI

İstanbul’da Sonbahar denince mevsimin akislerini ilkin Boğaziçi’nde arar şehrin tutkunları. İstanbul’a Boğaziçi Medeniyeti adını veren Sezai Karakoç olmuştur ancak bu medeniyetin usulünü, şeklini, ahengini, seslerini bize en detaylı anlatan Abdülhak Şinasi Hisar’dır.

Boğaziçi’nin leb-i derya yalılarını ve etraflarında şekillenen mevsim perçemlerini kitabın “Boğaziçi’nde Mevsimler” bölümünde işleyen Hisar,  “Nihayet yazın bütün sıcakları eriyerek sonbaharın serin rutubetli ve bir ayrılış acısı duymaya başladığından içli günleri gelir.” diyerek sonbaharı karşılar.

Ve bir serenat tadında cümlelerle Eylül ayıyla birlikte Boğaziçi’nin semtlerini saran bu mevsime övgüler sunar: “İhtimal ki hiçbir şey eylül sonlarının bu yumuşak ve ancak bazı tecrübeli kadın gözlerine ve yüzlerine benzetilecek munis günlerine benzetilecek gönlümüze döktüğü şefkat ve şiir tadına erişemez.”

6. Huzur

Ahmet Hamdi Tanpınar 
DERGAH YAYINLARI

Huzur kitabı başlı başına bir İstanbul romanı olduğu kadar, ona mistik bir kapı aralaması yönüyle bir çeşit ‘İstanbul Ayini’ de denilebilir. Huzur’u okumadan önce ve okuduktan sonraki İstanbul diye ikiye bölünmek zorunda kalır zaman. Her mevsimin Huzur’da izlerini buluruz ama Tanpınar’ın okurunu çağırdığı bu düşsel yolculuğa en fazla eşlik eden mevsimse sonbahardır.

 “-İstanbul’un en güzel günlerini yaşıyoruz… Bu sonbahar emsalsiz oluyor. Nuran’a döndü. Mümtaz’a bakmayın, o sonbaharda kış yağmurunu düşünerek üzülür… Bilir misiniz bütün bunlara sebep nedir?”

Gelin kendinize bir iyilik yapın ve sonbaharın tam ortasında olduğumuz şu günlerde Huzur’u okuma listenize ekleyin.

“Sonbahar büyük ve altın bir meyve gibi bütün olgunluğuyla gözlerinin önündeydi. Onu bütün hassalarıyla tadıyor, zamansız zamana, hafızaya mal etmek istiyordu.”

7. Araba Sevdası

Recaizade Mahmut Ekrem 
KARBON KİTAPLAR

İlkbahar gibi Sonbahar da biraz eğlencedir. Edebiyatımızın ilk realist romanı sayılan Araba Sevdası devrin özenti içindeki alafranga tipleriyle eğlenirken dönem İstanbul’unun sonbaharını teneffüs ettirir.

Üstelik bizi sık sık Çamlıca’nın bozulmamış eski bahçelerine götürür.

“Bihruz Bey maşuka-i fâniyenin hayal-i hazinini [ölen sevgilinin hazin hayalini] her saat, her dakika başka bir şekl-i can-aşûb [gönlü karıştıran şekil], başka bir vaz-ı ruh-perver [ruhu canlandırıcı biçim] ile kendisine arz eden [gösteren] sonbahar manzaralarını Küçük Çamlıca’da terk edip de İstanbul’a nakletmek istemiyordu.”

8. Yaprak Dökümü

Reşat Nuri Güntekin  
İNKILAP KİTABEVİ

Dizisi yapılana dek Çalıkuşu’nun gölgesinde kalmış bir romandı Yaprak Dökümü. Aslında ismini duymak bile sonbaharı çağrıştırıyordu. Ali Rıza Bey ve ailesinin üzerine esen sert rüzgârlara karşı değerlerine nasıl tutunmaya çalıştıklarını sonbaharın içinden seyrediyorsunuz.

“Emniyet Sandığı’ndan para alındığının tam on birinci akşamı idi. Elde bu paradan bir lira kalmamıştı. Öğleden sonra başlayan bir sonbahar yağmuru gece yarısına doğru şiddetlenmiş, evin damı birkaç yerinden akmaya başlamıştı.”

Yaprak Dökümü, gecelerin uzamaya başladığı bu günlerde sıkılmadan keyifle okuyabileceğiniz bir klasik.

9. Güz Sancısı

Yılmaz Karakoyunlu
DOĞAN KİTAP

Sonbahar hep güzel hatıraları taşımaz koynunda. Kavuşmaktan daha çok ayrılık düşürmüştür takvimlere. 6-7 Eylül olayları ve sonrasında yaşanan gelişmeler kökleri yüzlerce yıldır İstanbul’da bağlı duran Gayrimüslim ailelerin göçlerine sebep olmuştur.

Yılmaz Karakoyunlu azınlık hikâyelerine çalışan iyi bir romancı. Salkım Hanım’ın Tanelerinde Kars kışının dondurucu soğuğunu romanında arka fon olarak kullanan yazar, Güz Sancısı’nda ise belki de İstanbul’un en sancılı sonbaharında yaşananları hikâyesine katıyor.

10. Sonbahar Yaprakları

Erhan Bener
REMZİ KİTABEVİ

Toplu taşıma araçlarının camından sonbaharın sarımtırak renklerini izleyerek ilerlerken bu çileli uzun yolculuklarda size eşlik edecek sohbet tadında bir kitap Sonbahar Yaprakları.

Usta yazar Erhan Bener, hafif, kıvrak ve neşeli bir üslupla kaleme aldığı bu ‘metinler ve denemeler’de, insan çeşitlemeleri, aşk oyunları, edebiyat, sinema, tıp, çevre, teknoloji gibi birçok konu ile hayatın ‘küçük ayrıntıları’ üzerine görüşlerini, okurlarıyla paylaşıyor.

11. Genç Werther’in Acıları

Johann Wolfgang Goethe
KARBON KİTAPLAR

Ruhsal çöküntülerinden tabiata sığınan aydın bir delikanlıdır Werther. Acılarını güncesinde biriktiren bu genç aşık Lotte’sine duyduğu büyük sevgisiyle, düş kırıklıklarıyla, acılarıyla dünyadan çekip gitmeden önce yüzleşmek istemektedir.

Genç Werther’in Acıları sadece sonbaharın değil diğer mevsimlerin de hüznünü içermektedir.

12. Madam Bovary

Gustave Flaubert
CAN YAYINLARI

Fransız edebiyatında gerçekçiliğin babası olarak kabul edilen Flaubert’in en çok okunan eseri. Can Yayınlarının mini boy ebadında hazırladığı rahmetli Tahsin Yücel çevirisini sonbaharın trafikli İstanbul yolculuklarında okumanızı tavsiye ediyoruz.

“Ama işte günler akşam oldu, kış geçip bahar geldi, yaz gidip sonbahar oldu, parça parça, sanki çöp çöp aktı bitti; kederim de geçti, gitti, daha doğrusu dibe indi; çünkü ne de olsa bir şeyler kalıyor, nasıl söyleyeyim… Sanki insanın yüreğinin üstüne bir taş oturuyor!”

13. Dünyayı Sarsan On Gün

John Reed
YORDAM KİTAP

100 yıl öncesinin sonbaharına götürecek bu kitap sizi. Gazeteci John Reed’in Sovyet Ekim Devrimini bütün detaylarıyla anlattığı dünya çapında ün kazanmış bir başucu yapıtı.

Rusya’da Jülyen takvimine göre Ekim, miladi takvime göre Kasım ayına denk gelen devrim günlerini anlatıyor. Rusya’nın kışa çalan sonbahar günlerinde Lenin’in peşinden yürüyen Bolşeviklerin hikâyesi.

14. Göçebe

Knut Hamsun
TİMAŞ YAYINLARI

1920 Nobel Ödüllü Norveçli yazar Knut Hamsun’dan üç bölümlük klasik bir roman. Birinci bölüm “Sonbaharın Yıldızları Altında” ise ileri derecede sonbahar hüznü içeriyor. Timaş Yayınları’nın Behçet Necatigil çevirisiyle yayınladığı kitap içinde bulunduğumuz mevsimin geceleri için iyi bir arkadaş.

Necatigil’in ifadesiyle, “şehrin gürültü ve uygarlığından kaçarak tabiatın bağrında, yıldızların altında ruhuna sükûn ve şifa arayan, kanının çağıltısını kırların soluğunda yatıştırmak isteyen şair ruhlu birinin” hikâyesi.

15. Kuruntular Kitabı

Pablo Neruda
CAN YAYINLARI

Gabriel Garcia Marquez, Neruda için: “Bütün dillerde 20. yüzyılın en büyük şairi.” diyor. Mevsimleri ve insanda uyandırdıklarını bir şairden daha esaslı size kim anlatabilir?

“Saat yedi buçuktu sonbahardı

ve bekliyordum birini

önemli değil kim olduğu.”

Neruda’nın en kişisel eseri sayılan “Kuruntular Kitabı” şiirimsi bir sonbahar özleyenlere önerimizdir.

Bu içerik Selçuk Uzman tarafından hazırlanmıştır.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here