“Delilik şüphesiz aptallıktan iyidir. Delilik, var olmuş bir zekânın yok oluşudur; aptallık, var olmamış bir zekânın var olmamaya devam edişidir. Deliliğin hiç olmazsa mazisi şanlı. Aptallığın şerefli bir tarihi bile yok.” Peyami Safa
Neden bu kitap? Peyami Safa denince akla hep “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” gelir ancak bu kitabı hemen hatırlayan pek çıkmaz. Bana göre “Türk Edebiyatının Kıymeti Bilinememiş Eserler” başlığı altında adı ön sıralarda yazılması gereken kitaplardan biridir.
Yazarın kaleme aldığı romanları içinde en fazla beğendiğini ifade ettiği romanı olan Matmazel Noraliya’nın Koltuğu, anlatım tekniği ve olay örgüsü bakımından bütün eleştirmenlerce Türk edebiyatının en ciddi psikolojik romanı kabul edilmektedir.
Eser kâh korkudan ürperdiğiniz kâh bilimsel konularla dağıldığınız kâh rüya-hayal-gerçek anaforunda yolunuzu kaybettiğiniz kâh zihninizi takatsiz bırakan seyriyle sizi sizden alıp uzaklara savuracak bir düşünce kitabıdır bence. İlk etapta size roman gibi gelebilir ama bilinçaltınızdaki detayları maharetle bilincinize yansıtan muhteşem bir aynadır.
Modern roman özelliği de taşıyan bu eser, yazarının bütün eserlerinde olduğu gibi Doğu-Batı sentezini savunur. Peki, Doğu-Batı sentezi nedir? Yazara göre Doğu ruhu, Batı ise maddeyi temsil eder. Ve insan tek başına ne ruh ile ne de madde ile var olabilir. O halde ideal olan ikisinin sentezidir. Bu sentezi eserinde kahramanı Ferit üzerinde kurgular.
Tıp öğrencisi olan Ferit, karşılaştığı bazı olağanüstü olayları bilimsel yollarla açıklayamaz. Bunalımlar yaşar, krizler geçirir; kız arkadaşı Selma ile tartışmaları artar ve bir süre sonra onunla da arası açılır. Bu sıkıntılı günlerde aynı pansiyonda yaşayan arkadaşı Aziz’den büyük destek görür. Teyzesinden yüklü bir miras kalan Ferit, yaşadığı bu sıkıntıları atlatabilmek için Aziz’in de tavsiyesiyle Ada’da bir ev kiralar. Ancak kiraladığı bu ev, bir yıl önce gizemleriyle birlikte ölen Matmazel Noraliya’ya aittir.
Bundan sonrasını da size bırakıyorum. Ancak vakit geçirmek için okumayı düşünürseniz hemen vazgeçin! Özellikle zaman ayırmak, sadece kitaba odaklanmak, sakin kafayla, başka bir şey düşünmeden dikkatle okumak gerekir bu romanı. Yazarın muazzam bir kelime zenginliğine ve lezzetli bir edebi dile sahip olduğunu ifade etmeden geçmeyelim. Peyami Safa’yı okurken yepyeni kelimeler öğrenebildiğimiz gibi bir cümle içerisinde kullanılabilecek en doğru kelimeyi seçebilme yeteneğini de açıkça görebiliyoruz.
Hani bazı kitaplarda okuduğumuz cümleler bizi etkiler de altını çizer veya bir yerlere not alırız ya işte öyle cümlelerle dolu, tekrar tekrar okuyup da her bir kelimenin nasıl da hakkını vere vere yer bulduğunu düşüneceğimiz bir üslupla inşa edilmiş eserdir.
Psikolojiye hükmeden, ayrıca düşündüren eserler okumayı seviyorsanız bu kitabı hemen okuma listenize ekleyin!
Sevinç Karagöz