Galsan’ın İnsanlık Mirasına Değerli Katkısı

Kızgın Rüzgarların Ülkesinde
Kızgın Rüzgarların Ülkesinde

Tuva halkının çağdaş ozanı olarak kabul edilen yazar Galsan Tschinag, Moğolistan’ın en batısındaki Bayan-Ölgii şehrinde doğmuş (1940). Hikâye, roman ve şiir türünde ortaya koyduğu çok sayıda eserleriyle dünya çapında tanınan bir isim olmuş.

Tuva halkı, günümüzde, Rusya içindeki Tuva Özerk Cumhuriyeti’nde ve Moğolistan’ın kuzeyinde yoğunlaşan bir nüfus dağılımına sahip. “Kızgın Rüzgârların Ülkesinde” bir Tuvalının gözünden Tuva halkının yaşayışını, dünyayı nasıl yorumladığını, bu halkın değerlerini, inançlarını ve kültürünü dillendiriyor.

Ulu Altaylar, vatan, kültür, insan ilişkileri, aile, soy, çocuk yetiştirme, aşk, tabiat, evcil ve yabani hayvanlar, avcılık, Şamanizm, Tuva tarihi, Tuva dili, Almanya deneyimleri, ölüm, ruh, göçebelik, göçebe hayatı, “medeni” hayatla kıyaslamalar, Moğolistan siyasi ve sosyal tarihi, eserin anahtar kavramları arasında gösterilebilir.

Kitabın yazımında farklı bir yöntemle Tschinag ve kendisine eşlik eden Dr. Amélie Schenk, bu eseri birlikte meydana getirmişler. Eserin hangi kısmını kimin kaleme aldığı net değil. Yazılanlara bakılırsa Tschinag ve Schenk, uzun bir zaman süren çok detaylı sohbetler etmişler ve bu diyalogları yazıya dökmüşler, belli ölçütlere göre tasniflemişler. Schenk bu birliktelik hakkında şöyle diyor: “Başlangıçta her şey farklı düşünülmüştü. Ben, ulu Altaylardan ve çadırdan olan anlatıcının söylediklerinin bilimsel tarafını yazmalı, onlara etnografik yorumlar eklemeliydim. Ama başka bir şey ortaya çıktı. Birlikte bir kitap yazmaya başlamış olmamız gerçeği bizi aştı. Kısa bir süre sonra, yapmak istediğimiz biçimde, öyle ayrı ayrı ilerleyemez olduk… Sonuç, her şeyin iç içe geçtiği metnimizdir. Fikirler akıyor, öyküler ilerliyor.” (s.236)

“Bütün dünyanın gözünde biz göçebeler, hele de biz Tuvalar, zavallı, yoksul, beklentisiz gezginleriz. Ama bizim açımızdan durum farklı görünüyor. Yerleşiklik, büyük, ağır eşyalar ve sahip olunan çok sayıda mal mülkle medeni bir hayat demektir. Ama mal mülk bizim için yüktür, zahmetlidir, hatta rahatsız edicidir. Bunlarla ilgilenmek zorunda kalmak, insanın hayatını, bizim varlığımızın temeli olan hayvanları gütmek yerine bir şeylere bakmakla geçirmesi anlamına gelir. Bizim hayatımız, çayırlardaki hayvanlarımızla, çadırlardaki çocuklarımız ve yaşlılarımızla hayatta kalmak demektir. Sizin sahip olduğunuz, yığdığınız, gözettiğiniz, koruyup oraya buraya taşıdığınız pek çok şey, -dağlarda geçireceğimiz birkaç hafta için taşıdığın şeylere bak-, hayatta takılıp düştüğümüz taşlardır.” (s.188)

Tuva halkının İrgit boyundan Zengin Şınak’ın oğlu Galsan, insanlık mirasına önemli bir katkıda bulunmuş. Ülkemize bu kıymetli eseri kazandıran çevirmen Prof. Dr. Nurettin Demir ve Salt Okur’un başarılı ekibi övgüyü fazlasıyla hak ediyor.

İlgilenirseniz, çevirmen Prof. Dr. Nurettin Demir’le kitap üzerine yapılmış bir söyleşi için bkz.:

İyi Okumalar!

Zübeyr Yıldırım

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here