Duygusal Kazanımlarımızı Pekiştiren Bir Roman…

Yeşilin Kızı Anne
Yeşilin Kızı Anne

Zulüm, küf, kin, kan, pas dolu bir dünyanın; içimizi ısıtan, yolumuzu aydınlatan, yaşantımıza umut aşılayan güzellikleri de var tabi ki. İşte bu romanı da onlardan birisi kabul edebiliriz. İnsan olma sorumluluğu ve duyarlılığını hatırlattı bana tekrardan. Nice bilimsel eser, anı, inceleme, roman okudum. Duygu yönü ağır basan, ifade yüklü eserlerden biri de bu oldu diyebilirim.

Sizlere kitap özeti ve alıntılar demeti sunmayacağım. Yakaladığım, yaşadığım atmosferi aktarmayı başarabilirsem, kitabı neden okumanız gerektiğine daha kolay karar verebileceksiniz. Giriş kısmı sizleri yanıltmasın, kitabın dili, üslûbu çok akıcı, konular arasındaki bütünlük uyumlu. 110 yıl önce İngilizce olarak yayınlanmış bu eser, çok geniş bir okur kitlesine hitap ediyor.

Romanı okurken, onlarca şarkı ve türkü sözleri geldi hatırıma. Şeker Portakalı romanının kahramanı Zezé’nin afacanlıklarını hatırladım. Doğal yaşamla ilgili okuduğum kitapların yansıttığı iç huzuru tekrar hissettim içimde.

Babam bu dünyadan göçtüğünde 42 yaşındaydı, ben ise daha 7. O dönemdeki duygularım, yalnızlığım, zorluklar, olumsuzluklar zihnimi şöyle bir yoklayıp geçti. Birçok ihtiyacımı; sırtımı dayayabileceğim bir baba olmadan karşılamak zor olsa da bu süreçte edindiğim deneyim, hep yanımda olmuştur.

Hiçbir canlı anasız-babasız büyümesin dilerim, bir kuş yavrusu bile olsa. Yetimhaneye sığınmak zorunda kalan, Anne isimli küçük bir kız çocuğunun yaşam öyküsü bu. Onun duygularını anlamaya, tartmaya çalışırken; kendi durumunuzu, nasıl bir yaşam modeli geliştirmek istediğinizi, daha mantıklı, daha derinlikli olarak idrak ediyorsunuz. Acıların insanı eğittiği ve olgunlaştırdığını, sorumluluk bilinci kazandırdığını, deneyimlerin arttığını, romanın kurgusundan gözlemleyebiliyorsunuz.

Empati yapabilmek, sosyal psikoloji gözlemlerine tanık olmak için muhteşem anlatımlar içeriyor roman. Görme yeteneği olmayanın, duyma ve hayal gücü, diğerlerine oranla daha yüksektir. Yoksulluk içerisinde yaşayanların da duygu, düşünce üretme, azim, cesaret ve hayal gücü, diğerlerine göre daha yüksektir. Var olanla mutlu olabilmek ve onu en makul düzeyde değerlendirmenin bir yolunu bulur o.

Ergen psikolojisi alanında da eğitici örnekler içerdiğinden, anne-babalar için sabır ve metodolojik bir bilinç sunacaktır. Çaresizlik ve acizlik; alternatifsizlik sunuyor insana adeta. Hakkınızda ne karar veriliyorsa, onu kabullenmek zorunda kalıyorsunuz. Hayatın en acımasız/talihsiz/mantıksız yönlerinden birisi de budur.

İnsanlar doğar, yaşar ve ölür. Evet, ölüm bir gerçek ve kabullenmemiz gereken bir kaderdir. Fakat öldükten sonra geride kalan dul, yetim ve öksüzlerin sahipsiz kalması, mağdur olması, insani sorumluluk ve sosyal devlet anlayışı ölçeğinde sorgulanmalıdır.

İstenmeyen bir sonucu, hayra yönlendirebilecek sosyal donanıma/güce sahip olabilmeli insan. Olan güzellikler ve gelmeyen musibetler için, şükür atmosferinde yaşayabilmeliyiz ayrıca. Roman kurgusu, bu türden duygusal kazanımlarımızı pekiştiriyor. Romanın ikliminde ıslanınca; küllenmiş, unutulmuş, ötelenmiş, yıpratılmış, yerine başka şeyler dayatılmış, yozlaştırılmış doğal duygularınızın yeniden canlılık kazandığını fark edeceksiniz. En azından var olan hislerinizi güçlendireceksiniz. Gereksiz ve bilinçsiz bir şekilde kırılan bir cam şişe, ayağınıza batabilir. Romanda dışlanan, korumasız kalan, hor görülen bir kız çocuğunun, ezilmişliğine tepki olarak, zaman zaman saldırgan ve hırçın tavırlar sergilemesi, bize aslında yaşamın gerçeklerini öğretiyor.

İstediğini söyleyen, istemediğini işitir. Her tür haksızlığı yapıp, karşımızdakinden olgunluk beklemek, hadsizlik, densizlik olur. Bu arada olgunca yaklaşım, bilgece/anlayışlı tavır hakkı saklıdır, onun bileceği bir iş. Kullanır ya da kullanmaz, suçlayamayız. Kaldı ki yetim büyümekte olan bir çocuktan, yetişkin bir olgunluk beklemek hata olur.

Bu tür eğitici, öğretici, duygu dünyamızı zenginleştirici eserlerin sayısı da okuru da artmalıdır. Okuyan, okuduğunu anlayan, anladığını topluma aktarabilen bireylerle toplumsal olarak bilincimizi geliştireceğiz.

İyi okumalar.

Ali Riza Malkoç

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here