Kumanda merkezimiz olan beyinle uyumlu bir yaşama kavuşmak mümkün…

Kaygısız Beyin
Kaygısız Beyin

Acayip bir evrende yaşıyoruz. Yaşamımız boyunca her şeye anlam veremesek de sahip olduklarımızla mutlu olma gayretindeyiz. Bazen niçin üzüldüğümüze bazen de karşımızdaki kişinin bize karşı takındığı olumsuz tavra bir anlam veremeyiz. Çoğunlukla aradığımızı bulamamaktan yakınırız. Bir mutlu an yakalasak da çok uzun sürmez. Tam “unumu eledim, eleğimi astım, biraz huzur bulayım” düşüncesinin avuntusuyla zaman geçirirsiniz, hastalıklar kapıyı çalar ve davranış sorunları, psikolojik rahatsızlıklarla tanışabilirsiniz.

Bu sorunları tanımlamak istersek; kaygı, korku, heyecan, kuşku, panik, endişe, öfke, tedirginlik ve güvensizlik olarak kısaca özetleyebiliriz. Bu türden bir sorunla karşılaşan insan, çoğunlukla, hastalığını kabullenmek istemez. Başkasına da anlatmaktan çekinir. “deli” yerine konulacağı endişesiyle de psikolog veya psikiyatriste danışmayı kabul etmez. Çoğunlukla ve zorlamayla yakınları tarafından hekime götürülürler. Oysaki bu durum, her insanın başından geçebilecek olağan bir haldir.

Danışanlarına tedavi yöntemi uygulayan bir psikolog bile aynı sorunlarla karşılaşabilir. Bu alanda yazılmış akademik ve mesleki anı kitapları bu örneklerle doludur. Hiç vakit kaybetmeden ve endişeye kapılmadan, bu alanın uzmanına danışmak, sorunun daha da büyümeden çözüme kavuşmasını sağlayacaktır.

Yukarıda sıraladığımız sorunlar ortaya çıktığında; vücudumuzda da fizyolojik belirtilerini hissederiz. Bunlar: nabız artışı, terleme, kas gerilmesi, ağız kuruluğu, burun kanaması, göz/dudak/yüz mimiklerinde ve ses tonunda değişiklikler şeklinde kendini gösterebilir.

Bu kitap okuruna; bu tür psikolojik sorunların detaylı tanımını yaptığı gibi, kaygı ve endişeden kurtulmanın yöntemlerini de anlatmaktadır. Ayrıca insan psikolojisi hakkında detaylı bilgi edindiğimizde, karşımızdakinin olağandışı tavırları karşısında daha anlayışlı ve yapıcı davranma yeteneği kazanmış oluruz. Her olumsuzluktan, şahsi bir tavır algısı/alınganlığı yaratanlar; sorun bir iken ikiye katlamış oluyorlar. Bundan dolayıdır ki; farklı meslek sahiplerinin de davranış bilimleri alanında yeterli bilgiye sahip olmaları, mesleki verimliliği ve toplumsal kaliteyi artıracaktır.

Bu alanda pozitif enerji ve insani frekansı yakalayabilenler; evrensel bütünlük içerisinde tüm canlılarla barışık yaşama yetisine sahip olacaklardır. Hayvanların da kendi aleminde duygu ve yargıları vardır. Bir kedinin gözlerine bakarak, sevmenize izin verip vermeyeceğini kestirebilirsiniz. Kuyruk sallayan sevimli bir köpek, sizinle duygu frekanslarının uyuştuğunun sinyalini veriyordur.

216 sayfalık bu kitabın tüm psikolojik bilgi ve yöntem öğrenme taleplerinize yol gösterici, bu alanda okuyacaklarınız arasında bulunması gerekenlerden olduğunu belirtmeliyim.

Birinci bölümde; kaygının kökeni incelenmekte, beynimizin bölümlerinden amigdala ve korteksin bu süreçteki etkisinin ne olduğu açıklanmaktadır.
İkinci bölümde; amigdala kaynaklı kaygının kontrolü için öneriler sunulmaktadır.

Üçüncü bölümde ise korteks kaynaklı kaygıların kontrol süreci ve tedavi yöntemleri önerilmektedir.

Beynin devrelerinden kaynaklanan ve bu devreler tarafından sürdürülen kaygı kalıplarını değiştirmek için açık ve anlaşılır öneriler bulunmaktadır. “Görüldüğü gibi, bazı bilim insanları da dahil olmak üzere, birçok kişinin öne sürdüğünün aksine, beynimiz sabit ve değiştirilmez bir yapı değildir. Beynimizdeki yapılar sadece sahip olduğumuz genlerle değil, deneyimlerimiz, düşünce ve davranış biçimlerimizle de şekillenmiştir.”(s. 19)

ABD’de 2005 yılında yapılan bir çalışmaya göre, yaklaşık kırk milyon yetişkinin psikolojik kaygı bozukluğu yaşadığı belirtilmektedir.(s. 25) Toplam nüfusa göre bu sayı, kaygı verici bir boyuttadır.
Önerdiğim bu kitap; beyninizde oluşan kaygı ve buna bağlı olumsuz duygu durumlarının keşfinde size rehberlik yapacak ve bu kaygılarla nasıl baş edeceğinizi öğretecektir.

Ali Riza Malkoç

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here