“Geleceği Öngörmeye Değil Engellemeye Çalışıyordum”

Klavyeye değil daktiloya inanan, arama motoru yerine kitapları adres gösteriyordu. Televizyonun kitleleri manipüle  ettiğini savundu.  İskenderiye Kütüphanesi’ndeki yangın için gözyaşı döken de ondan başkası değil. Küle dönen kitaplara ağlayan birinin kâğıdın aleve maruz kalmadan yanma derecesi olan Fahreheit 451’i kitabına isim yapması şaşılacak bir şey değil. Tahmininiz doğru. Ray Bradbury’den söz ediyoruz.

Distopik ve belirsiz bir geleceği resmettiği Fahrenheit 451, onu bilimkurgu ve korku edebiyatının en ünlü kalemlerinden biri yaptı. Ardından gelen Stephen King, Neil Gaiman gibi ünlü kalemlerin önünü açtı. İlk basımı 1953’te yapılan kitabın öngörüleri bugün de geçerliliğini koruyor. Hatta kitapta yer alan bazı teknoloji aletlerinin 2000’li yıllarda keşfedildiğini de hatırlatmış olalım. Bu da yazarın gerçek bir fütürist olduğunu gösteriyor. Yine de kitapların yakıldığı, demokrasinin var olmadığı bir düzeni neden kaleme aldığını soranlara cevabı umut taşır: “Geleceği öngörmeye değil engellemeye çalışıyordum.”

Dokuz Günde “Fahrenheit 451” Ortaya Çıktı

En çok okunan eseri Fahrenheit 451’i ne zorluklarla yazdığını duyunca hayrete düşmemek işten değil. O dönem ekonomik sıkıntılar sebebiyle büro tutamadığını anlatıyor ünlü yazar. Bu nedenle romanı UCLA Kampüsü’nde kiraladığı daktiloyla yazan Bradbury dokuz günde,  dokuz dolar elli sente mal olan muhteşem distopyayı ortaya çıkarır.  Fahrenheit 451’de kitaplar birer korku nesnesine dönüşmüştür. Bilgi suç demektir. Bu sebeple kitaplar toplanır ve yakılır. Yazara göre bu eylemden daha büyük bir suç varsa o da kitabı okumamak, yok saymaktır. Bu eserinin yanı sıra birçok kısa öyküyü de kaleme alır. “Mars Yıllıkları”, “Resimli Adam” ve “Sonbahar Ülkesi” isimli kitapları da yazarın unutulmaz eserleri arasında zikretmek gerekir. “Fahɾenheit 451”, Fɾansız yönetmen Fɾançois Tɾuffaut taɾafından 1966 yılında beyaz peɾdeye uyaɾlandı.

1947 yılında Maɾgueɾite McCluɾe ile evlenen Bɾadbuɾy bu evlilikten dört kız çocuğu sahibi oldu. Bilim kuɾgu edebiyatının büyük ismi, 5 Haziɾan 2012’de doksan bir yaşında Los Angeles’ta yaşama veda etti.

Kitapyurdu.com’un desteğiyle Çeviri Konuşmalar, yazarın hangi metotla eser kaleme aldığını anlattığı konuşmasını Türkçeleştirdi.

Bu yazı Süheyla Sancar tarafından kaleme alınmıştır.

 

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here